POIİOMİYELİT-ÇOCUK FELCİ: Poliomiyelit, oldukça yaygın, virüs kaynaklı bir bulaşıcı hastalıktır. Hastalık geniş bir belirti ve etki alanına sahiptir. Ancak belirtiler arasında en ciddi olanlar, merkezi sinir sistemindeki hastalığa ait bozukluklardan kaynaklananlardır. Poliomiyelit yalnız insanlarda görülmektedir. Hastalığın etkeni RNA grubundan “Pikoma virüs” ailesine ait “Poliovirüs” adlı virüslerdir. Üç tip poliovirüs vardır. Bunlar “Poliovirüs Tip I” (Brunhilde), “Poliovirüs Tip II” (Lansing) ve “Poliovirüs Tip III” (Leon) olarak adlandırılırlar. Poliovirüsler-den bir tipine karşı kazanılan bağışıklık, öteki tiplere karşı da bağışıklık sağlamaz.
Tentürdiyot, zefiran, alkol, ultraviyole ışınları gibi dezenfektan maddeler poliovirüsü öldürmezler. Virüs pis sularda, lağım suyunda ve berrak suda 4 ay canlı kalabilir.Virüsü taşıyan herkesin hastalanması kesin değildir. İşte bu gibi kişiler, yani virüsü taşıdığı halde hastalanmayan kişiler, virüsün başkalarına bulaşmasında çok önemli rol oynarlar. Virüsü taşıyan insanların dışkısında virüse rastlama olasılığı yüksektir.
Çocuk Felci Neden Olur
Zaten hastalık da sindirim kanalı çıkartıları yoluyla başkalarına bulaşmaktadır. Yani hastalığın bulaşması, “Fiko-Oral bulaşma” denilen dışkı-ağız bulaşma zinciri biçimindedir. Virüsü içeren dışkının ellere ya da besinlere bulaşması, daha sonra da bu kirli besinlerin ya da kirli ellerle tutulan besinlerin yenmesiyle virüs insanlara bulaşır. Virüs sindirim kanalına girdikten sonra önce geniz ve/veya incebağırsak epitel hücreleri içinde çoğalır ve buradan da kana karışır. Kana karışan virüslere karşı vücudun bağışıklık sistemi tarafından antikorlar hazırlanır. Virüs daha sonra sinir sistemine geçer. Genel kanıya göre virüs, beynin “Medulla oblongata” adlı bölümünden merkezi sinir sistemine bulaşmaktadır.
Bazı araştırmacılar virüslerin sinir liflerinden de sinir sistemine bulaştıklarım ileri sürmektedirler. Virüs bir kez sinir sistemine girerse ondan sonra sinir lifleri içinde yol alarak vücuda yayılır. Virüsler sinir sisteminde adeta güvenlik içindedirler, çünkü burada vücudun ürettiği antikorlardan korunurlar.
İnsanların|poliomiyelite karşı duyarlıkları bulaşmanın gerçekleştiği anda kişinin antikorlarıyla verebileceği yanıta bağlıdır. Eğer virüse karşı yeterli antikor üretilmişse bulaşmaya karşın hastalık gelişmez. 15 yaşına gelen kimselerin hemen hemen tümü virüsle karşılaşmış gibidir. Bu karşılaşmaların pek azında hastalık gelişmektedir. Çünkü insan organizması virüsü aldığında ona karşı antikor üreterek, hastalık gelişmesini önlemeye çalışmaktadır.Virüs vücuda girdikten sonra 3-35 günlük bir kuluçka devri geçirir. Kuluçka devri % 80 vakada 6-20 gün sürmektedir.Poliomiyelit infeksiyonu başlıca 4 ayrı klinik biçiminden birini gösterir. Bunlar en hafifinden en ağırına doğru şöyle sıralanırlar:
1} Belirtisiz infeksiyon 2) Hafif hastalık 3) Felçsiz poliomiyelit ve 4) Felçli poliomiyelit.
Bu 4 durumu ayrı ayrı ele alacağız.
1) Belirtisiz infeksiyon: Poliomiyelit infeksiyonların yaklaşık % 95′i bu biçimdedir. Viriis bulaşmasına karşın, kişide hastalık belirtileri gelişmez. Başka bir anlatımla kişi hastalanmaz. Bulaşmanın olduğu kimselerde virüs sindirim kanalında, farinkste, dışkıda bulunabilir. Kişi hangi tip virüsle karşılaşmışsa o virüse karşı özel antikorlar, “Tip spesifik antikorlar geliştirir. Burada şunu yine belirtelim: 15 yaşına gelen insanların hemen hepsi poliovirüsle karşılaşmış durumdadır.2) Hafif hastalık: Infeksiyonun bu tipinde sinir sisteminin hastalandığına ilişkin herhangi bir klinik ve laboratuvar belirti gelişmeden genel hastalık belirtileri ortaya çıkar. înfeksiyonun bu tipine “Abortif tip” de denir. Bu tipte üç çeşit klinik tablo gelişir. Bu klinik tablolardan biri basit bir gribe benzer.
Öteki de basit bir üst solunum yolları infeksiyonunu andırır. Bu tabloda ateş, boğaz ağrısı, boğazda kızarıklık gibi belirtiler bulunur. Üçüncü tabloda sindirim sistemi bozuklukları vardır. Bunlar bulantı, kusma, ishal kabızlık, karın ağrısı ve hafif bir ateş yükselmesi biçimindedir.Virüslere boğazda, sindirim kanalı ve dışkıda rastlanabilir. Hastanın bağışıklık sistemi, bulaşan virüs tipine karşı antikorlar üretir.
3) Felçsiz poliomiyelit: Hastalığın bu tipinde abortif tipteki belirtilerden oluşan bir ön belirtiler, daha sonra da beyin zarının tahrişine ilişkin (meningeal iritasyon) klinik belirtilerle beyin omurilik sıvısı değişiklikleri gelişir.Meningeal iritasyon belirtileri şunlardır: Hasta sırtüstü yatarken, bir elimizi başının altına koyarak hastanın kafasını yataktan kaldırmak istediğimizde bir dirençle karşılaşırız. Buna “ense sertliği” denir. Hastalar yatakta oturur duruma geçtiklerinde kollarını biraz geriye açıp onlara dayanarak otururlar. Bu belirtiye “tripod” denir. Hastalar oturur duruma geçtiklerinde başları da arkaya düşer. Buna da “hoyne” belirtisi denir. Sırtüstü yatan hastanın bacağını karnına doğru topladıktan sonra, aynı bacak dizden kırılarak açılmak istendiğinde bu harekete karşı direnç belirir. Buna da “kernig” belirtisi denir. Sırtüstü yatan hastanın başını elimizle kaldırdığımızda hastanın her iki bacağının da kendiliğinden (istemsiz olarak) karnına doğru toplandığı görülür.
Bu belirtiye “brudzinski” belirtisi denir. Hastadan alınan beyin omurilik sıvısı örneği incelendiğinde, bu sıvıdaki hücre ve protein miktarının arttığı buna karşılık glikoz miktarının normal kaldığı görülür. Felçsiz poliomiyelit klinik seyri sorun yaratmaz. Hastanın genel durumu 5-7 günde düzelir. Ancak meningeal iritasyon belirtileri yaklaşık 15 gün sürer.Hastalık kas ve sinir işlevlerinde kalıcı bir bozukluğa yol açmaz.
4) Felçli poliomiyelit: Hastalığın bu tipi abortif tip belirtileri, meningeal iritasyon belirtileri ve beyin omurilik sıvısı belirtileriyle başladıktan sonra felçler ortaya çıkar. Ancak çoğu hastada bu dönem doğrudan doğruya felçlerle başlamaktadır. Bazı hastalarda hastalık iki dönemde gelişir. Önce abortif tip belirtilerinden bir grup gelişir ve ateş yükselir. Bu belirtiler bir süre sonra kaybolur. Bundan 5 gün sonra meningeal iritasyon belirtileriyle felçler gelişir. Çocuklarda abortif tip belirtilere üst solunum yollarında rastlanır, erişkinlerde bunlara kas ve eklem ağrıları da eklenebilir.
Beyin yarıküreleri, beyin sapı ve omurilikte bulunan motor sinirlerin (kasları kasılmaya yönelten sinirler) poliomiyelit nedeniyle zedelenmeleri sonucu, kaslarda güç azalması (parezi) ve/veya felç (paralizi) gelişmesi, hastalığın yol açtığı en ciddi bozukluklardandır. Hastalığın bu etkisi nedeniyle pek çok insan daha çocukluk çağından felçli duruma düşmektedir. Hastada gelişen felçler merkezi sinir sisteminin etkilendiği bölgeye göre belirlenmektedir. Omurilikteki bozukluklardan kaynaklanan felçlerde önce etkilenen bölgeyle ilgili kaslarda kramp biçiminde ağrılar ve duygu kusurları gelişir. Felç aniden gelişebileceği gibi, önce kas güçsüzlüğü yaratarak da gelişebilir. 5 yaşından küçük çocuklarda bir bacakta güç azalmasına sık rastlanmaktadır. 5-15 yaş arasındaki hastalarda “Parapleji” denilen iki kolda ya da her iki bacakta felç gelişmesi ya da bir kolda güç azalması durumuna daha sık rastlanmaktadır. 15 yaşından büyük hastalarda “kuadropleji” denilen her iki kol ve bacakta felç gelişmesi durumu görülür. Solunum kaslarının ve/veya mesanenin felce uğraması da 15 yaşının üstündeki hastalarda sık rastlanılan bir bozukluktur. Beyin sapı bölümü etkilendiğinde kafa sinirlerinin dağılım alanlarında felç belirir. Beyin sapındaki solunum ve/veya dolaşım merkezleri etkilendiğinde hasta, solunum ve kalp-damar sistemi (dolaşım sistemi) bozuklukları nedeniyle ölebilir, Hastanın beyin yarıküreleri etkilendiğinde yukarıdaki bozukluklara ek olarak ya da onlar gelişmeden bilinç bozuklukları, uyku hali ya da kolay uyarılma gibi belirtiler de gelişebilir.
Poliovirüsün üç tipinden hangisi vücuda girmişse, yüksek tansiyon, miyokardit, akciğer ödemi ve şok gelişebilir.Hastalığın özel bir tedavisi yoktur. Tedavi, daha çok gelişen belirtilere yöneliktir. Poliovirüsün üç tipinden hangisi vücuda girmişse, o tipe karşı bağışıklık gelişir. Bir tipe karşı gelişen bağışıklık ötekilerine karşı da bağışıklık sağlamaz. İnsanlarda aktif olarak bağışıklık oluşturmak için polio aşıları kullanılır. İki tip polio aşısı vardır. Bunlardan biri “Saik” öteki de “Sabin” aşısıdır. Saik aşısı inaktif poliovirüsler içerir. Aşının içinde her Üç tip poliovirüs bulunur. Saik aşısı dörder hafta arayla üç kez 1 cm deri altına zerk edilerek yapılır. Son aşıdan 1 yıl sonra, bundan da 2-3 yıllık aralarla aşı yinelenir. Çocuk 2 aylık olduğunda bu aşı programına başlanmalıdır. Günümüzde sabin aşısı daha yaygın olarak kullanılmaktadır. Çünkü bu aşı daha hızlı, daha yüksek oranda ve daha uzun süreli bir bağışıklık sağlamaktadır. Sabin aşısı, zayıflatılmış polio-virüsleri içermektedir. Aşı ağızdan örneğin bir kesme şeker üzerine damlatılarak kolayca verilir. Aşı üç tip için ayrı ayrı hazırlanır. Önce tip I sonra tip II sonra da tip III6 haftalık aralarla üç ayrı doz olarak da verilebilir. Son aşıdan 1 ve 4 yıl sonra dördüncü ve beşinci dozlar da verilmelidir. Çocuklar 2 aylık olduklarında aşılama programına alınmalıdırlar.