Genellikle çocukluk çağında ortaya çıkan suçiçeği, çok yaygın görülmekle birlikte ağır belirtilere yol açmayan virüs kökenli bir bulaşıcı hastalıktır. Tipik döküntüler, deride içi sıvı dolu kabarcıklardan oluşur. Çok bulaşıcı olan bu hastalığa hafif genel belirtiler de eşlik eder.
NEDENLERİ
Suçiçeğinin etkeni, herpes grubundan bir virüstür. Uçuk (herpes simplex) virüsüne çok benzeyen ve herpesvirus varicella ya da varicella zoster adlarıyla tanınan bu virüs suçiçeğinin yanı sıra zona hastalığının da etkenidir. Hastalık temel olarak suçiçeği virüsüyle yüklü tükürük damlacıklarının ağızdan solunum yollarına alınması sonucu bulaşır. Vücuda giren suçiçeği virüsü henüz bilinmeyen dokulara yuvalanarak çoğalır.
Hastalığa özgü döküntülerin gruplar halinde birbiri peşi sıra çıkarak bütün vücuda yayılması, virüsün aralıklı olarak kana geçtiğini gösterir.
Virüs, derideki kılcal damarları etkileyerek üstderi (epidermis) yapısının bozulmasına, içi serum, epitel ve bazen iltihap hücreleriyle dolu tipik kabarcıkların oluşmasına yol açar. Su çiçeği virüsünden kaynaklanan bu lezyonlar deriyle sınırlı kalmaz; yemek borusu, pankreas, böbrek havuzu, idrar borusu (üreter), idrar kesesi ve böbreküstü bezlerinde de görülür.
GÖRÜLME SIKLIĞI
Suçiçeği en çok 2-8 yaşlan arasındaki çocuklarda görülen bir hastalıktır. Ama yaşamın her evresinde cinsiyet ve ırka bağlı olmaksızın ortaya çıkabilir. Hastalık kış ve ilkbahar aylarında daha sık görülür. Üç ayını doldurmamış bebeklerde suçiçeğine ender olarak rastlanır. Bu durumun anneden kazanılan geçici bir bağışıklıkla ilgili olduğu sanılmaktadır. Çok seyrek rastlanmakla birlikte hastalık aynı kişide iki kez ortaya çıkabilir. Bu ayrıksı örnekler bir yana bırakılırsa suçiçeği geçiren hastalar ömür boyu kalıcı bağışıklık kazanmaktadır.
BELİRTİLERİ
Bulaşma ve ilk belirtiler arasında geçen kuluçka süresi 2-3 haftada tamamlanır. Ortaya çıkan döküntüler 24-36 saatte, makûl denen ve deride kabartı yapmayan noktalar halindeki lekelerden, içi sıvı dolu kabarcıklara dönüşür. Kabarcıkların çevresinde halka biçiminde belirgin bir kızarıklık görülür. Bu kızarıklıklar kabarcıkların kurumaya başlamasıyla kaybolur. Kabarcıklar ortalarından kuruyup kabuk bağlamaya başladığında göbekli bir görünüm kazanır.
Döküntüler ilk önce göğüste ve sırtta belirerek hızla yayıbr. Hafif olgularda döküntü baş, yüz ve gövdeyle sınırlıdır. Ağır olgularda daha yaygın olan döküntüler kol ve bacaklara, gözün dış zarına (konjunktiva), yutak, gırtlak ve soluk borusu mukozalarına da sıçrar.
Döküntüler kabukların düşmesiyle 5-20 gün içinde iz bırakmadan kaybolur. Ama karşı durulmaz bir kaşınma isteği uyandıran bu döküntülerin kaşınması durumunda deride çiçekbozuğunu andıran küçük çukurlar kalabilir. Sürekli çıkan yeni döküntüler nedeniyle vücudun bir bölgesinde döküntülerin bütün gelişim evreleri aynı anda görülebilir. Bu da suçiçeğinin ayırt edici özelliklerinden birini oluşturur. Ateş genellikle 38,5°C-39°C arasında kalır. Ama ağır durumlarda 40,5°C’ye ulaşabilir.
TEDAVİ
Öbür virüs kökenli hastalıklarda olduğu gibi suçiçeğini de iyileştirecek bir ilaç yoktur. Tedavi girişimi temel olarak hastanın yakınmalarını olabildiğince azaltmaya yöneliktir. Hastalığı ağır geçiren bebek ve çocuklarda, özellikle bir ayını doldurmamış bebeklerde,kortikoit tedavisi gören hastalarda kan kanseri gibi kötü huylu hastalı larda, iyileşme dönemindeki zona ha talannın serumundan elde edilen ga maglobülinler kullanılabilir. Bu uy§ lama, bulaşmayı izleyen üç gün içine yapılırsa hastalığı önler. Belirtilere ye nelik tedavi Özellikle kaşıntıyı azmayı amaçlar.
Sabunlu suyla sık banyo yapılıra gelişebilecek deri enfeksiyonlarım öı leyeceğinden yararlıdır. Ayrıca hast nın iç çamaşırlarının ve yatağının he gün değiştirilmesi önerilir. Yüzde oranında sodyum bikarbonat içeren çc zeltiler, mentol içeren tali pudrası ya da antihistaminikli losyonlar kaşıntı) hafifletir. Döküntülerin Örselenmes derin lezyonlara ve deride yara izi kalmasına yol açacağından, suçiçekli cukların kaşınması kesinlikle engellenmelidir. Olası kaşınmanın yol açacağı i zararları en aza indirmek için hastanın tırnakları özenle kesilerek törpülenmeli, bebeklere ise eldiven giydirilmelidir.
Suçiçeği ve çiçek hastalığının deride yol açtığı belirtiler arasında fark var mıdır?
Cevap
Makûllerle başlayan, kabartılann ortaya çıkmasıyla papüllere, daha sonra içi sıvı dolu kabarcıklara dönüşen ve en sonunda kabuk bağlayan döküntüler hem suçiçeğinde, hem de çiçek hastalığında görülür. Ama çiçek hastalığında bütün lezyonlar aynı anda başlayıp eşzamanlı olarak gelişir. Suçiçeğinde ise” değişik evrelerdeki döküntüler aynı anda görülebilir.
Koruyucu hekimlik alanında kazanılan en büyük basan çiçek hastalığının, aşılamayla ortadan kaldırılmış olmasıdır. Bu hastalık tarih boyunca büyük” salgınlara yol açmış, Dünya Sağlık Örgütü 1977′de hastalığın yeryüzünden silindiğini açıklamıştır.
Soru
SUÇİÇEĞİNİN ZONALI ERİŞKİNLERDEN DE BULAŞABİLİR Mİ?
Cevap
Suçiçeğinin, zonalı erişkinlerden de bulaşabileceği doğru mudur?
Suçiçeği ve zona aynî tür virüsün yol açtığı hastalıklardır. Bu nedenle zonalı bir kişiyle temas eden bebek ve çocuklarda suçiçeği görülebilir. Zona ve suçiçeğinin ayrı hastalıklar olarak ortaya çıkmasına aynı virüsün iki farklı bi-Çİmde etkinlik göstermesi neden olmaktadır. Virüs, kendisine karşı üretilmiş antikorları taşımayan, yani bağışıklık kazanmamış kişilerde de saçiçeğine yol açar. Bunlar doğal olarak çoğu kez bebekler ve çocuklardır. Suçiçeği çıkaranların virüsle yeniden karşılaşması ise zona hastalığına yol açar.
Soru
Gebelik sırasında suçiçeği tehlikeli midir?
Cevap
Gebelikte geçirilen suçiçeği dölüt için son derece tehlikelidir. Annenin gebeliğin ilk 4 ayında geçireceği suçiçeği genellikle dölütün ölümüne ve dolayısıyla düşüğe yol açar. Anne için tehlike yoktur. Hastalık normal gidişini gösterir.