DEMİR EKSİKLİĞİ : Demir eksikliği £anemisi, soluk renkli (hipokromik) normalden ş küçük alyuvarlarla mikrositer vücuttaki demirin s azalmasıyla belirlenen bir anemi tipidir. Hipokromik – mikrositer alyuvarların nedeni demir I eksikliğidir.
Demir eksikliği anemisi, yeryüzünde en sık f rastlanan anemidir. Amerika Birleşik Devletleri’n-«.de hamile kadınların % 50’sinde, erişkin { kadınların % 20’sinde ve okul öncesi çocukların da °/o 30′unda demir eksikliğine rastlanmıştır. t Çocuklardaki demir eksikliğine en fazla 1-2 .yaşları arasında rastlanmaktadır. Ekonomik i yönden yeterince gelişmemiş ülkelerdeki insanlarda, demir eksikliğinin daha yaygın ve ağır olacağı tartışılmaz bir gerçektir. Özellikle bağırsak kurtlarının halk arasında yaygın olduğu ülke ve bölgelerde demir eksikliği, daha da ciddi boyutlara ulaşmaktadır. Ülkemizde de bağırsak kurtlarının çok yaygın olduğunu üzülerek belirtmek zorundayız.
Erişkin bir erkek normalde günde 1 mg.’a yakın demir kaybeder. Menstürasyon (adet) görmekte olan bir kadın, günde yaklaşık 2 mg. kadar demir kaybetmektedir. Hamile bir kadın da günde 2.5mg., tüm hamileliği boyunca da 700-800 mg. kadar demir kaybeder. Yukarıda saydığımız bu normal durumlarda kaybedilen demirin kesinlikle besinler yoluyla yerine konulması gerekir. Bu sağlanmazsa demir eksikliği anemisi gelişebilir. Hamile bir kadının günde en az 2.5 mg., erişkin bir kadının da günde en az 2 mg. demir alması gerekir. Çocukların günde 1-1.5 mg. demir almaları gerekir. Besinler yoluyla ahnan demir, üç değerhklidir. Demir bu durumuyla bağırsak hücreleri tarafından emilemez. Demirin bağırsaklardan emilebilmesi için iki değerlikli duruma indirgenmesi gerekir. Bu işi midedeki HC1 yapar, îki değerlikli duruma indirgenmiş demir, duode-num ve inceb ağır s akların ilk bölümlerinden emilmektedir.
DEMİR EKSİKLİĞİ ANEMİSİNİN TEDAVİSİ:
Demir eksikliği tedavisi, hastaya yalnız demir vermek değildir. Hastaya yalnız demir verip demir eksikliğini yaratan kaynağı araştırmamak, büyük bir tıbbi yanılgıdır. Demir eksikliğini yaratan nedenin araştırılıp bulunması ve bu nedenin ortadan kaldırılması, demir eksikliği tedavisinin önemli bir bölümünü oluşturur. Demir eksikliğinde hastadaki günlük demir emilmesi, vücut ağırlığının kilosu başına yaklaşık 0.5 mg.’dır. Demir eksikliğinde ağız yoluyla ahnan demirin de 0/o20-%30 kadarı emildiğine göre, hastaya ağız yoluyla, kilo başına 1.5 mg. kadar demir verilmelidir. Hastaya verilebilecek en kolay emilen ve en ucuz demir içeren ilaç, “Demir sülfaf’tır. Demir sülfattaki demir, iki değerliklidir. Demir sülfatta % 20 oranında demir bulunur. Buna göre hastaya günde 200-300 mg. demir sülfat verilmesi yeterlidir. Demir, aç karma daha iyi emilir. Ancak demir sülfat mideyi tahriş edebilir. Bu nedenle ilacın yemeklerle birlikte alınmasında yarar vardır. Demir glukonat ve demir fümarat iki değerlikli demir içeren öteki ilaçlardır. Demir tedavisi sırasında hastanın çeşitli vitaminler ve minareller içeren başka ilaçlar kullanmasının, reçetenin tutarını yükseltmekten başka bir yararı yoktur. Demirli ilaçları kullanan hastaların dışkıları koyu renkli olur. Demir tedavisi en az altı ay sürmelidir. Tedaviden yaklaşık 7-10 gün sonra kandaki genç alyuvarların sayısı çoğalır. Bu olaya retikülositoz denir ve demir tedavisinin sonucunun olumlu olduğunu gösterir. Tedavi süresinde kandaki hemoglobin, günde 100 mi, kanda 0.2 gr.’hk bir artış hızıyla çoğalır.
Demir tedavisinde çok sık uygulanan bir yanlış vardır. Bu da gereksiz yere hastaya iğneyle demir (demirli ilaçların enjekte edilmesi) verilmesidir. Halk arasındaki yanlış bir kanıya göre iğneyle verilen ilaçlar daha etkili olmaktadır. Bu gibi yanlışlara bazı tıp adamları da düşmektedir. Hastaya iğneyle demir verilmesini gerektiren durumlar çok azdır. Hastanın incebağırşaklarının büyük bir bölümü çıkartıldığında, kolitis ülseroza olaylarında, Crohn hastalığında sık ve sürekli kanamalar nedeniyle hastanın günlük demir gereksiniminin 100-200 mg. gibi yüksek bir düzeye çıktığı durumlarda demirin iğneyle verilmesi gerekir. Hastaya “Demir dekstran” kas içine zerkedilir. Verilecek doz şöyle ayarlanır: (Normal hemoglobin miktarı – hastanın hemoglobin miktarı) X 0.25. Örneğin hemoglobin miktarı 100 mi. kanda 5 gr. olan bir hastaya (15-5) X 0.25 =2.5 gr. demiri zerketmekgerekir. Demir iğneleri bulantı, kusma, baş ağrısı, a,teş î yükselmesi, ürtiker gibi yan etkiler yapabilir.
DEMİR EKSİKLİĞİ ANEMİSİNDE LABORA-TUVAR BULGULARI
Demir eksikliği anemisinde alyuvarlar normalden küçüktür, bu gibi küçük alyuvarlara “Mikrosit” denir. Kanın hemoglobin miktarı azalır. Normalde lOCTml. kanda 15 gr. hemoglobin bulunur.Kemik iliğindeki demir depoları tükenir. 100 mi. kan serumunda demir miktarı ortalama olarak 100 mikrogramdır. Demir eksikliği anemisinde bu değer 25 mikrograme kadar düşebilir. Kan demir eksikliği nedeniyle sanki bir demir açlığı içindedir. Bunun sonucu olarak da kanın, demiri kendisine bağlama yeteneği normalde 100 ml. kanda 300 mikrogramdan, 600 mikrograma dek yükselebilmektedir. Her bir alyuvardaki hemoglobin miktarında da azalma olur. Bilindiği gibi demir, hemoglobin yapısına girmektedir. Demir, hemoglobinin “Hem” bölümünün yapısına girer. Alyuvarların kırmızı rengi, hemoglobinin “Hem” bölümünden kaynaklanır. Demir eksikliğinde yeterince hemoglobin sentez edilemeyeceğinden alyuvarların rengi de soluk olacaktır. Bu tür soluk alyuvarlar için “Hipokromik” deyimi kullanılır. Buradan da anlaşılacağı gibi demir eksikliği anemisinde alyuvarlar, küçük (mikrositer) ve solukturlar (hipokromik). Bu nedenle demir eksikliği anemisi şöyle tanımlanır; “Mikrositer- hipokromik anemi”.
DEMİR EKSİKLİĞİ ANEMİSİNİN BELİRTİLERİ: Ağır olmayan demir eksikliği anemilerinde hastaların büyük çoğunluğunda yakınmaya neden olacak belirtiler çıkmaz. Ancak anemi ağırlaştık-ça belirtiler de ortaya çıkar. Halsizlik, kolay yorulma, çarpıntı, baş ağrıları^ nefes darlığı, sık nefes alma, solgunluk, bacaklarda ödem gibi belirtiler gelişir.
Demir eksikliği alyuvar yapımını aksatacağı gibi, vücuttaki epitel hücrelerinde de yapım aksaklıklarına yol açıp başka belirtilere neden olur. Dil mukozasında atrofi, dilde ve ağız içinde ağrı, ağız kenarlarında çatlaklar gelişebilir. Özellikle kadınlarda “Demir eksikliği yutma güçlüğü fsidero-penik disfaji) – Plummer
Vinson sendromu” demlen bir tablo gelişebilir. Bu durumda demir eksikliğine bağlı olarak özofagusun üst bölümünde, organın boşluğuna doğru mukozadan yapılmış zar biçiminde bir çıkıntı gelişmektedir. Bu çıkıntı yutma güçlüğüne {disfaji) neden olmaktadır. Demir tedavisiyle bu tablo iyileştirilebilir. Demir eksikliği anemisinde tırnaklar incelenir. Bu tırnaklar bazen kaşık gibi çökük olabilir. Tırnaklarda görülen bu kaşıklaşmaya “Koilonikhia-Kaşık tırnak” denir. Kadınlarda adet kanaması {menstürasyon) bozuklukları gelişebilir.